18 Mayıs 2010 Salı

Gözyaşı Ötenazisi

Zamanın belirsiz, hayatın flu aktığı günlerdeydi. Elimde penguen, masada biralar, yanımda arkadaşlar, Gazi Kadınlar' da zaman avındaydık. "Merhaba" dedi, en güzel sesiyle. Döndüm, kör edici bir ışık hüzmesi içinde gördüm onu. Herşey ilk anda oldu. İlk anda olmasaydı, olmamalıydı zaten. O ışığın sebep olduğu ilk damla o an düştü gözüme. Yaşıyorum dedirtti.
Yıllar geçti üzerinden..
O damla sadakatinden bıkmışçasına yerinden oynadı. Kirpiklerimle teker teker vedalaştı. Gitmek için hazırlanır bir hali vardı. Yıllardır su almayan ayakkabımda, şimdi çorabımı nemli hissediyordum. Belli ki yıllar yine formundaydı. Göz pınarımın üzerinden süzülünceye kadar farkedemedim ilerlemesini. Tutunamadı daha fazla. Yanağımdan aşağı indi. Son bir çabayla yavaşladı, sanki o da istemiyordu ama toprak ta onun için hazırdı artık. Bu onun son akışı olacaktı. Bir an önce gitsin istedim bende, daha fazla durmasın. Aşağı düşerken, o ışığı tekrar gördüm. Düştüğünde anladım akıp gidenin sadece o damla olmadığını, göz kapağımdaki yeri dolmucak boşluğu kabul ettiğimi..

O boşluk dolmadı. Bir daha yaş akmadı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder